قوله
تعالى فلا
تسألني ما ليس
لك به علم
190- ''... Öyleyse Bilmediğin
Şeyi Benden isteme .." (Hud 46)
أنا أبو
الأشعث نا
خالد بن
الحارث قال نا
سعيد عن قتادة
عن أنس أن
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
قال يجتمع
المؤمنون يوم
القيامة
فيقولون لو
استشفعنا إلى
ربنا فأراحنا
من مكاننا هذا
فيأتون آدم
عليه السلام
فيقولون أنت
أبو الناس
خلقك الله
بيده وأسجد لك
ملائكته
فاشفع لنا عند
ربك فيقول لست
هناكم ويذكر
لهم ويشكو
إليهم ذنبه
الذي أصاب
فيستحيي الله
من ذلك ولكن
ائتوا نوحا
فإنه أول رسول
بعثه الله إلى
أهل الأرض
فينادونه
فيقول لست هناكم
ويذكر سؤاله
ربه ما ليس له
به علم
ويستحيي من
ذلك ولكن
ائتوا
إبراهيم خليل
الرحمن فيأتونه
فيقول لست
هناكم ولكن
ائتوا موسى عبدا
كلم الله
وأعطاه
التوراة
فيأتونه
فيقول لست
هناكم ويذكر
قتله النفس
بغير النفس
ولكن ائتوا
عيسى عبد الله
ورسوله وكلمه
الله وروحه فيأتونه
فيقول لست
هناك ولكن
ائتوا محمدا
صلى الله عليه
وسلم وعلى
جميع أنبياء
الله عبدا غفر
الله له ما
تقدم من ذبه
وما تأخر قال
فيأتونني
فأنطلق قال
سعيد فذكر هذا
الحرف عن الحسن
فأمشي بين
سماطين من
المؤمنين ثم
عاد إلى حديث
أنس قال
فأستأذن على
ربي فيأذن لي
فإذا رأيته
وقعت ساجدا
فيدعني ما شاء
الله أن يدعني
ثم يقال ارفع
يا محمد قل
تسمع سل تعطه
اشفع تشفع
فأرفع رأسي
فأحمده
بتحميد
يعلمنيه ثم
أشفع فيحد لي
حدا فيدخلهم
الجنة ثم أعود
الثانية فإذا
رأيته وقعت
ساجدا فيدعني
ما شاء الله
أن يدعني ثم
يقال ارفع يا
محمد قل تسمع
سل تعطه اشفع
تشفع فأرفع
رأسي فأحمده
بتحميد يعلمنيه
ثم أشفع فيحد
لي حدا
فيدخلهم
الجنة ثم أعود
الثالثة فإذا
رأيت ربي وقعت
له ساجدا فيدعني
ما شاء الله
ثم يقال لي
ارفع يا محمد
قل تسمع سل
تعطه اشفع
تشفع فأرفع
رأسي فأحمده
بتحميد
يعلمنيه ثم
أشفع فيحد لي
حدا فيدخلهم
الجنة ثم أعود
الرابعة
فأقول يا رب
ما بقي إلا من
حبسه القرآن
قال ويقول
قتادة على أثر
هذا الحديث
حدثنا أنس بن
مالك أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال
يخرج من النار
من قال لا إله
إلا الله وكان
في قلبه من
الإيمان
مثقال شعيرة
من خير ويخرج
من النار من
قال لا إله إلا
الله وكان في
قلبه مثقال
برة من خير
ويخرج عن
النار من كان
في قلبه مثقال
ذرة من خير
[-: 11179 :-] Enes'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü
müminler bir araya gelirler ve: ''Rabbimize bir şefaatçi göndersek de, bizi bu
yerimizden rahata kavuştursa'' diyerek Hz. Adem'e gidip: ''Sen insanların
atasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı ve melekleri sana secde ettirerek her
şeyin ismini sana öğretti. Bizim için Rabbin katında şefaatçi ol'' derler. Hz.
Adem: ''Ben o konumda değilim'' deyip onlara işlemiş olduğu günahı yakınarak
anlatır ve Allah'tan utandığından dolayı şefaatçi olamayacağını söyleyip:
''Nuh'a gidiniz, o Allah'ın yeryüzü halkına gönderdiği ilk Resuldür'' der.
Müminler, Hz. Nuh'a giderler ve ondan kendilerine şefaatçi olmasını isterler.
Hz. Nuh: ''Ben o konumda değilim'' deyip onlara bilmediği bir konuda Allah'tan
istekte bulunduğunu söyler ve şefaatçi olmaktan utanarak: ''Rahman'ın dostu
olan İbrahim'e gidiniz'' der. Hz. İbrahim'e gittiklerinde, kendilerine:- ''Ben
o konumda değilim. Siz Allah'ın kendisiyle konuştuğu ve Tevrat'ı verdiği kulu
Musa'ya gidiniz'' der. Hz. Musa'ya gittiklerinde, Musa: ''Ben o konumda
değilim'' deyip, kısas durumu olmadan bir adamı öldürdüğünü anlatıp: ''Siz,
Allah'ın kulu, Resulü, Kelimesi ve Ruhu olan isa 'ya gidiniz'' der. Müminler,
Hz. isa 'ya varırlar, ama o da: ''Ben şefaat edecek konumda değilim. Siz,
Allah'ın, geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı Muhammed (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gidiniz'' der. Bana gelirler ve ben de kalkıp giderim."
Said der ki: (Katade):
''Ve mü'minlerden iki sat arasında yürürüm'' cümlesini Hasan'dan aktarmıştır.
Katade, Enes'in hadisine
şöyle devam etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
"Bunun üzerine ben Rabbimin huzuruna çıkmak için izin isterim. Bana izin
verilir. Sonra Rabbimi gördüğüm zaman hemen secdeye kapanırım. Allah dilediği
sürece beni secde halinde bırakır. Sonra (bana): ''Başını kaldır ey Muhammed!
Söyle, işitilirsin; iste, istediğin verilir ve şefaat et, şefaatin kabulolunur''
buyurulur. Bunun üzerine ben başımı secdeden kaldırarak O'na, Zat'ının bana
öğrettiği bir hamd şekliyle hamdederim. Sonra şefaatta bulunurum. Bunun üzerine
Rabbim bana bir sınır çizer, bu şartlara haiz olanları cennete sokar. Sonra
ikinci defa (şefaat için) dönertm ve O'nu görünce secdeye varırım, Allah beni
dilediği kadar secdede bırakır. Sonra bana: ''Başını kaldır ey Muhammed! Söyle,
işitilirsin; iste, istediğin verilir ve şefaat et, şefaatin kabulolunur''
buyurulur. Bunun üzerine ben başımı secdeden kaldırarak O'na, Zatının bana
öğrettiği bir hamd şekliyle hamdederim. Sonra şefaatta bulunurum. Bunun üzerine
Rabbim bana bir sınır çizer, bu şartlara haiz olanları cennete sokar. Sonra
üçüncü defa (şefaat için) dönerim ve O'nu görünce secdeye varırım, Allah beni
dilediği kadar secdede bırakır. Sonra bana: ''Başını kaldır ey Muhammed! Söyle,
işitilirsin; iste, istediğin verilir ve şefaat et, şefaatin kabulolunur''
buyurulur. Bunun üzerine ben başımı secdeden kaldırarak O'na, Zatının bana
öğrettiği bir hamd şekliyle hamdederim. Sonra şefaatta bulunurum. Bunun üzerine
Rabbim bana bir sınır çizer, bu şartlara haiz olanları cennete sokar. Sonra
dördüncü defa (şefaat için) dönerim ve: ''Ey Rabbim! (cehennemde) Kur'an'ın
hapsettiği (ebedi olarak cehennemde kalmalarına hükmettiği) kişilerden başka
hiç kimse kalmadı'' derim"
Ravi der ki: Katade bu
hadisin hemen ardından ekledi: Enes, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "''La ilahe illaIlah'' diyen ve kalbinde bir arpa ağırlığında
bile olsa hayır olan kişi Cehennemden çıkacaktır. ''La ilahe illaIlah'' diyen
ve kalbinde bir buğdayağırlığında bile olsa hayır olan kişi Cehennemden
çıkacaktır. Yine, kalbinde zerre miktarınca iman olan cehennemden çıkacaktır.
"
Tuhfe: 1171
Diğer tahric: Buhari
(4476, 6565, 7410, 7510, 7516), Müslim 193 (322,323,324,326); İbn Mace (4312).
Müsned (12153); İbn Hibban (6464).